Bu benim internet hayatımdaki üçüncü blog denemem.
İlkinde daha doğru dürüst bir blog yazılımı bile yoktu. O dönemlere ait birkaç anahtar kelime yazayım da anlayın: AltaVista, mIRC, Netscape, ICQ… Web kiraları ateş pahasıydı ve açıkçası ne yazacak fazla bir şey vardı ne de okuyan.
Üzülerek kapattım.
İkinci denememde durum değişmişti ama bloga dair ziyaretçi istekleri öyle iştahla artıyordu ki onları yarım heves bırakmakla asıl işimi boşlamak arasında gidip gelmeye başlamıştım.
Yine kapattım.
Senelerce bu blogun yerinde duran sayfamın dibinde aynen şunlar yazıyordu
Planı nedir: Zaman bulup güncelleyebileceği bir blog sahibi olmak. Bilgiler, siteler, yazılımlar, dergiler, kitaplar, şarkı/türküler uçup gidiyor havaya; yazıktır…
Görünen o ki, tam da şu anda bu makus kaderi yeniyorum. Ama bir köşe yazımda da değindiğim gibi gazetecinin blog açması futbolcunun antremandan sonra kafayı boşaltmak için koşuya çıkması gibi. Yani zaten işin olan bir şeyi (yazmak) bir heves şeklinde tekrarlamak zor. Porno filmlerdeki kadınların sahiden çıkarttıkları ses kadar keyif aldıklarını düşünmek kadar safiyane.
Bütün bu gerçeklere rağmen bu üçüncü denememde uçup gitmesini istemediğim şeyleri elimden geldiği kadar aktarmaya çalışacağım. Dünyayı değiştirmeyeceğim, gündemi alt üst etmeyeceğim. Burası benim küçük güzel blogum olacak.
(Bendeki blog açma hevesini yeniden yeşerten FriendFeed‘e de buradan samimi bir teşekkür iletmem gerek)